Öngörü Serisi 5.Kitap Kefaret (Kitap Yorumu)

Her mutlu şeyin mutlaka bir sonu vardır. Şu an dudaklarımla buruk bir tebessümümle bu satırları yazıyorum. 


Öngörü Serisi 5.Kitap Kefaret Yatay Sayfalar


Arka kapak yazısı:

"Vücudum güneşe doğru bükülen bir çiçek misali gönülsüzce ona yaslanınca iç çektim verdiği zevkle... Beni kendisine sımsıkı bastırdı. Boynumun kokusunu içine çekti. Kalp atışlarımın kükreyip hızlanmasını hissettim. Oyuncağıydım onun; enerjisi içimde dolaşıyordu. Sırtımdaki görünmez anahtarı çevirdi ve zevk, içinde kaynayıp çark gibi döndü. Tık... Tık... Tık..."

Evie, Reed ve arkadaşları, bir yanda Brennus'un diğer yanda Tau ve Xavier'ın ordularından gizlenmekteydi. Ancak çok kadim ve kötücül bir ruhun uzun zamandır Evie ile karşılaşacağı ânı beklediğinden habersizlerdi. Evie'nin unutulmuş anılarından gelen bu eski düşman, hem Evie'nin karanlık geçmişinin kapılarını ardına kadar açacak hem de cennet ve Sheol arasındaki en büyük savaşı başlatacaktı.


Kitap özeti:

Evie'nin geçmişini, geleceğini ve cennetini değiştiren bir anlaşmanın sonuncunda; herkesin ters yüz olduğu hayatlarını rayına yavaş yavaş yerine oturtma zamanı gelmiştir. Zaman onların için uzakken, sanki avuçları arasına oturttukları bombanın saniyeleri de işlenmektedir. Bombayı ellerinden atarlarsa her şey daha iyi olacak gibidir...

Her şey bir anlaşma ile başladı ve bir anlaşma ile son bulacaktır. Atılan adımlar milim milim yerlere dikilirken, verilen sözler geçmişin tozlu sayfalarından sıyrılacaktır. 

Russell, Anya, Zephyr, Buns, Brownie, Finn, Brennus, Evie ve Reed... Kaderin onlar için yazmış olduğu sahnelerin son perdesinin vakti kapıya dayanmıştır. Yalnızca onlar için son sahneyi başarıyla perdeleme zamanı gelip çatmıştır. 

Kaybedilen ruhlar, ödenilen bedeller, yapılan anlaşmalar hepsinin günahını bir kefaret ödeyebilir miydir?


Kitap hakkındaki yorumum: 

Yeni bir serinin ilk kitabına başlarken, yeni bir bedende dolaşacağımı bilmek bana oldukça haz verir. Yaşanılacak hayatlar, hissedilecek duygular, çekilecek acılar ve sürprizli süregelen sır dolu yaşamlar... Kitap okumaya başlamama neden olan en büyük etkenlerden birisi de budur.

Bu kitapta onu gördüm, tattım, hissettim. Yeni bir macera, gizem dolu serüven, sayfaları çevirdikçe onu hissettim hem de iliklerime kadar. Açıkçası kitabın her sayfasında, satırlarında, dökülen dizelerinde onu anladım. Hep söylüyorum yine söyleyeceğim. Yazarın bu keskin dönüşlü bağlamalarına bitiyorum. Olayların bu şekilde bağlanacağını hiç düşünmemiştim. Buralara geleceğini tahmin edemedim. Yazar yaptı yapacağını ve bizi şap üzerine yine oturtmayı başardı.

Hiçbir zaman Brennus'un kötü biri olacağını düşünmedim. Kardeşini kurtarmak için Gancanagh olmayı kabul ederek, ruhunu kaybetmesi onun ödediği en büyük kefaretten biriydi. Finn abisinin yıllarca kendi yüzünden şeytan olmayı kabul etmesinin suçlusu olduğunu bilmenin getirdiği vicdan azabının, bir gün son bulacağını ümit ederek yaşaması, kefaretlerin belki de en masum ve üzücü olanıydı. Sadece Evie kefaret ödemedi. Herkesin kaybettikleri ve ardında ödediği kefaretin bedeli ağır oldu.

Kitabın tüm kurgusu Evie ve Xavier üzerine kurulmuş gibi gözükse de aslında olay tek bir kişiyi ilgilendiriyordu. Kitapta hüzünlendiğim birçok sahne oldu. Sondan başa doğru gideceğim. Brennus'un geceleri gördüğü kabusların getirisi... Finn'in kraliçesi için ruhunu kaybetmeye gönüllü olması... Russell'ın ruh eşinin yalnız kalmaması için aspiresini cennette tek başına bırakması... Bir meleğin eziyet çeken bir ruh için onun meleği olmayı kabul etmesi... Evie'nin yaralı ve evini özlemekte olan Güç meleğinin sırf sürgün olmasın diye son görevi kabul etmesi...

Özellikle Evie'nin Reed için şampiyonu olmayı kabul etmesi bendeki tüm ipleri koparmaya yetti. Her zaman gözümde yenilmez olan Reed'i öyle bitik ve boş vermiş olarak görmek kahrolmama sebep oldu. Ruha zarar gelmesin diye sürgün edilmeyi hatta ve hatta varlığının yeryüzünden silinmesine neden olsa bile kabul ettiği bedel, onu sevmemi sağladı. Reed'i severdim; ancak hep ona karşı biraz soğuk hissederdim. Ama olayların iç yüzünü öğrenince ona olan hayranlığım bir anda kat be kat arttı.

Bu saydıklarımı spoiler olarak düşünmeyin sakın. Çünkü bu bedelleri öderken geldikleri durum hiç de kolay değildi. Nedenlerini okuyunca anlayacaksınız ve çektikleri zorluğu gözlerinizden yaş gelmesine sebep olacak.

Kitabı bir çırpıda okuyup bitireceksiniz. 338 sayfalık romanla serinin son ve en kısa kitabı. En kısa kitap olabilir; ama diğer dört kitaptan daha çok olay anlatılıyor, daha fazla sır ortaya dökülüyor. Bu kadar hüzne rağmen mutlu olmak belki sandıkları kadar kolay olmayacak. Belki de bazı sırların gizli kalması gerekiyordur... 

Ve böylece sayfalar çevrilir, kitap kapatılır.


Kitabın dili:

Serinin son kitabında dört anlatıcı bulunmaktadır. Evie, Reed, Russell ve son olarak Brennus. Dört anlatıcının olduğu bu 338 sayfalık kitap akıcı, sade, kafa yormayan; ama akıllarda kalan yazım diline sahiptir. Ve hepsi de birinci tekil şahısla anlatılmaktadır.

Sizlere vedamı serinin en güzel sahnesinden alıntıları paylaşarak edeceğim. 


Reed'e göz attım. Bu Güç meleği, kendi canı pahasına beni kurtarmaya çalışmıştı. Emil'in canımı yakmasına bir an daha katlanamadığı için kaderimi değiştirmişti. İlahi melekler Reed'den intikam almak için buraya geleceklerdi yakında. Hayatta kalamayacaktı. Beni kurtararak kanunu çiğnemişti! Sheol, Emil'e yaptıkları için ondan intikam alacaktı. Bir daha asla cenneti göremeyecekti. Varlığı son bulacaktı!

Parmaklarımı Reeedinkilerden ayırdım. Elim kanadındaki ipeksi, gri tüylerden birini tuttu. Onu kopararak yumruğumda sımsıkı tuttum. "Senin için döneceğim Reed. Sonraki hayatımda seninle buluşacağım. Yemin ederim. Benim için bekle! Seni incitmelerine izin vermeyeceğim!"

Reed şişmiş yanağımı okşarken mırıldandı. "Sen beni kurtaramazsın."



Yazarın hayatı ile ilgili yapılan yorumlara buradan ulaşabilirsiniz...

Öngörü Serisi 5.Kitap Kefaret hakkında alınan notlar
Blogger tarafından desteklenmektedir.