Öngörü Serisi 3.Kitap Minnettar (Kitap Yorumu)

Serinin kitap yorumlarına hız kesmeden devam ediyoruz. Kaçınılmaz ve Sezgi ile ortalığı kasıp kavurduktan sonra üçüncüyü de alıp okumamak olmaz; okunmasının hemen ardından da yorumlarını paylaşmadan olmaz dedim, işte karşınızdayım.





Arka kapak yazısı:

-2012 UTOPYA CON ÖDÜLÜ-

Evie'nin kâbusları yavaş yavaş gerçekleşiyor, çevresindeki tehlike çemberi giderek daralıyor...

Evie gerçekten yalnız kaldığında bir anlığına keder içinde başını öne eğdi. Söylendiği gibi idamına doğru gidiyormuş gibi hissediyordu. İlerlemeye devam ettiğinde taştan bir duvarın üzerinden atlayıp beyaz kır avuçlarıyla bezenmiş bir tarladan geçti. Kâbuslarından gördüğü yel değirmenlerini geçerken kollarındaki tüyler diken diken olmuştu. Fakat tarla, öngörüsünün aksine hoş kokuyordu. Tepeden aşağı, orada olduğunu bildiği kireç badanalı evin ilerisine baktı. Kilise, ahşap duvarlarıyla göğe uzanan kuleleri yüzünden karanlık ve kasvetli görünüyordu. Çatının üstüne gizemli kara bulutlar toplanmıştı, sanki cennet ona yolu gösteriyordu.

Kâbuslarla gerçeklerin giderek birbirine karıştığı bu dünya da Evie gerçekten yolunu bulabilecek miydi?


Kitap özeti:

Evie için her şey durulmuş gözükmektedir. Dominion'un radarından çıkmış, hayatının aşkını ellerinden kurtarmıştır. Meleğinin sevgi dolu kollarında, kendi baloncuğunun içerisinde mutlu mesut yaşarken, bir anda işler ters gitmeye başlar. Gancanaghların kralı Brennus ve ordusu kraliçelerini yanlarında istemektedir. Kraliçelerini yanlarında isteme arzuları o kadar baskındır ki ortalığın kan gölüne dönmesini sakınmayacaklardır. 

Melekler strateji geliştirse de hesaba katmadıkları şey Brennus'un ne kadar sinsi olduğudur. Evie'nin çocukluk arkadaşını kanlı savaşın içine dahil edip olayları geri dönülemez bir yola sürüklemesidir. Molly artık Gancanagh'tır. Ve Evie arkadaşının ruhu için üzülmekte ve eskisi gibi olabilirler mi diye düşünmektedir. 

Eski düşmanlardan olan İfrit ise yeniden iş başındadır. Melekleri avlamak için cehennem tarafından yaratılmış şeytani kötülük, Evie ve arkadaşlarına karşı büyük tehdit içermektedir. Gancanaghlar ve periler gibi ifritler de büyü yapabilmektedir. Ayrıca neredeyse yok edilemeyecek kadar güçlüdürler. Russell ve Brownie'yi ifritin pençesinden kurtarmak için Evie bir anlaşma yapmak zorundadır. Her anlaşmada olduğu gibi bu anlaşma için de ödeyeceği mutlak bedel nedir?

Anlaşmanın getirdiği bedelin sorumluğunu kanıyla yüklenmek Evie'ye sandığından daha zor gelecektir. 

Yeniden ateşlenen intikam duygusu körüklenecek, yeni eski düşmanlar yeniden sahneye çıkacaktır.

Savaş çanları yeniden ve sonsuza dek çalınmaya başlayacaktır.


Kitap hakkındaki yorumum:

Serinin güzelliği üçüncü kitapla tescilleniyor. 2012 yılının Distopya ve Bilim  Kurgu dallarında  Utopya Con Ödülüne layık görülüyor. 

Kitapta ayrı bir hava var. Her sayfası olay. Sayfaları farkında olmadan çeviriyorsun ve bunun farkına dahi varmıyorsun. Yazar bir olayı öyle uzattıkça uzatmıyor, tadında ve yerinde bırakıyor. Kitapta ince bir espri var. Kitabı boğmayacak; ancak o ince mizah karakterleri sevmemize yetecek kadar keskin.

Ben Gancanaghları çok sevdim. Birbirlerine olan bağlılıkları, krallarına olan saygınlıkları, kraliçelerine olan sevgileri... Galiba benim kötü adamlara karşı gizli ilgim var. Bu kötü çocuklar benim çok hoşuma gittiler. Sürekli savaşalım halinde değiller. Bir nevi ölü oldukları halde yaşamayı biliyorlar, eğleniyorlar. Meleklerin soğuk kibirli duruşlarından eser yok. 

Üçüncü kitapta yeni gelişen güçler ayrı efsun yaratılmasına vesile olmuş. Bize ilk kitaptan tüm güçleri tanıtıp bitirmek yerine ikinci, üçüncü kitaba ayırarak; aktarılmış, ylece bizleri kitaba yazar bağımlı kılmış. 

Bu kitapta Evie ve Russell kendilerinden olan kopyaları başkalarına yollayabiliyor olmaları. Dünyanın neresinde olursa olsunlar yardım çağrıları gönderebiliyorlar. Bu yeni özelliğin üstünde çalıştıkları vakit kopyaları, yeniden kopyalayıp parçalara bölüyorlar. İstediği kişinin bedenine girip onun zihninden geçenleri kendi kafalarından geçiyormuş gibi hissediyor ve gerçeklermiş gibi konuşabiliyorlar.

Şimdi bu özelliğe insan diyor ki, "E bunda ne var çok da büyük önemli bir güç değilmiş," diyebiliyorsun. Ya zaten burada mesele olayın basitliği herkesin aklına gelebileceği değil. Burada bu özelliği yazar kendine has üslupla anlatması, karakterlerinin özelliklerine bağlayıp benimsememizi sağlaması; işi nasıl kıvırdığını gösteriyor. Kitapta şunu net şekilde anlamak mümkün. Bize çok basit gelen bir gücü böyle mükemmel anlatıp kurguyu daha iyiye taşıyabilmek.

Yazarın kaleminden klişeleri ilk kez okuyormuş gibi hiçbir şey bilmeden okumak, bunun bir başarı örneği olduğunun apaçık göstergesi değil de nedir? Sizce bu yetenek ve emek değil de nedir?

Yorumum belki gereksiz geliyor gibi gelebilir; ama durup şöyle kapsamlı düşünüp baktığınızda haklı olduğumu göreceksiniz. Toparlayıp bitireceğim. Demem o ki, "Bu klişedir, insanlar hakkımda ne düşünür, bu çok saçma gelebilir," diyeceğinize insanların baskısından kurtulun; ne yapmak istiyorsanız içinizden nasıl davranmak geliyorsa o şeklide davranın.

Başka zihinlerin baskısı altında kalmayın!


Kitabın dili:

İkinci kitapta olduğu gibi  bu kitapta da iki anlatıcı bulunmaktadır. Evie ve Russell'ın anlatıcılığını üstlendiği satırlar birbiri ardına hızla ilerliyor. İkisi de birinci tekil şahıs anlatımıyla yaşamlarını gözlerimize sunuyorlar. Az betimleme arayanlar için bu serisinin tüm kitapları ideal bir seçim.


Yazarın hayatı ile ilgili yapılan yorumlara buradan ulaşabilirsiniz...

Öngörü Serisi 3.Kitap Minettar hakkında yapılan eleştiriye buradan ulaşabilirsiniz...
Blogger tarafından desteklenmektedir.